Sonbahar Anıları
Kaç sonbahar geçmiş hatıraların üzerinden, ne kadar zaman geçmiş umutların kederinden?
Yepyeni bir sonbaharın karşısında daha kuvvetli, daha dik, daha sorumlu durma zamanı.
Hoşgeldin sonbahar.
Hoşgeldin kalbimin terkedilme mevsimi.
Neydi sonbahar?
Yaprakların dökülmeye başladığı o eski -küreselden nasbini almamış Ankara günleri- yollar, o eski heyecanlar, okul telaşı, ders krampları...
Hatta ilk okula başladığım o ilk günü bile hatırlıyorum.
Bir sonbahar günüydü. Güneşliydi ama soğuktu. Yapraklar yeni yeni sararmaya başlamıştı.
Annemin beni bıraktığı günü biliyorum, artık kendi başıma kalmalıydım. Sanki daha önce kalmamış gibi. Derin korkunun sardığı o açık ama içimdeki kapalı kutunun hüznü hala içimde.
İlk tenefüste bir şişe kola içmiştik, onu bile hatılıyorum.
Yıllar geçti. Çok ama çok uzun yıllar. Ve hatta yollar.
Kendi hayatımı karattığım o gün bir yaz günü olmakla birlikte kabul etmek benim bir koca yılıma mal oldu. Halbuki hayallerim vardı, emeklerim vardı. Düşe kalka ilerliyordum. Hala düz yola çıkamadım, hala emekliyorum. Herşey sanki ilkokula döndü.
Yapayalnız bir evde, anılar, istekler, düşünceler, hayal kırıklıkları ve dahası.
Aslında sabahları yaptığım o çorbayı bile özledim, sonbahar değildi, yaz bile değildi. Ama şu dönemden çıkana kadar o gün, o saatten sonra artık sonbahardı.
Kimseyi suçlamıyorum bunun için. Ben daha neler atlattım, neler gördüm, neler geçirdim.
Az kaldı. Bu hayatımın son "Sonbaharı" olacak. Öyle yada böyle artık bu mevsim bitecek.
0 yorum:
Yorum Gönder