Ben nasıl ki unutmadım

Siz hiç bir şehrin arkasından ağladınız mı?

Hiç gittiğiniz bir şehirde yaşayan bir insanın orada olduğunu gerçeği, sizin orda olduğunuz ve ona ulaşamadığınız aıcısı ile birleşti mi?

Siz; onun size çektirdiklerini unutmaya çalışırken o size, onun şehrinde olduğunuz ve onunla aynı havada soluk aldığınız gerçeği ile başbaşa kaldınız mı?

Siz hiç kimseye çaktırmadan, boğazınızda düğümlenen hıçkırıkları elinizde bir şişe bira ile, eğlenme adı altındaki bir rezalet ortamda şarkı söylerek yuttunuz mu? Ağlamak yerine gülüp; insanların eğlendikleri sandıkları yerde gözyaşınızı içinize akıttınız; damlamaya bile izni olmayan bir damla gözyaşınızı içinize akıttınız mı?

Her gölgede, her silüette, her bedende onu hayal ettiniz mi? O nu istediniz mi? Karşınıza çıksın, ordan kaçırsın? Bir zamanlar gölgeniz gibi peşinizde koşan, her solukta sizin adınızı sayıklayan, aslında sizinde unutmadığınız, ama unuttuğunuzu varsaydığınız birisi oldu değil mi?

En son geziden ruh halim biraz bozuk döndüm. Ruhum sanki biraz parçalanmıştı. Gerçekten sevdiğim, uğruna bir çok prensibimi çiğnediğim, hiç yapmayacağım şeyleri onun için yaptığım insanın yaşadığı şehirdeyken ruh halim yukarıdaki gibiydim. Güzel gibi geçtiğini sandı herkes benim için, ama ben onsuz kendimi kimsesiz, ellerin bağrında yalnız gibi hissettim.

Akşam olduğunda, şehirde herkes bir bir evlerine dağılmaya başladığında o da beni unutamasın diye çok istedim.

Olmadı; olamadı.

Read more...

Yok öyle bir sevgili

Geceyi gündüz eden,
Güvenen güvendiren,
Ama gücendirmeyen,
Yok öyle bi sevgili..

Bu bizde daha zor. Güven yok, sadakat yok, paylaşım yok! Yok ki de yok!

Güvenebildiğim ve ya güvenebileceğimi hissettiğim çok ta fazla insan çıkmadı benim karşıma.

Zamanımızı, hayatımızı, günümüzü, gecemizi ve hatta kendimizi, isteklerimiz çerçevesinde fazlaca çarçur ettiğimizi düşünüyorum. İnsanlara güvenmiyoruz. Karşımızdakine kendimiz bile güven vermekten uzak, günlük ve saatlik bir takım arayışların peşindeyiz.

Korkuyoruz. Elimizden, bunun aksine gelen bir şey sözkonusu değil ne yazık ki. En ufak bir tedirginlikte denizin dibine attığı kökü ile bir anda kaybolan anemonlar gibiyiz...


Gönlünü hoş eyleyen,
Koşulsuz, şartsız seven,
Özenen, hep hoşgören,
Yok öyle bi sevgili..

Yukarıda da yazdım, birbirimizin isteklerine fırsatlar tanımıyoruz. Birbirimizi tanımaktan çok uzağız. İsteyerek ve ya istemeyerek çevremizdekilerden kaçma zorunluluğumuzun yanında biz erkeklerin içimizde var olan aldatma ve çokeşlilik duygusu sayesinde karşı cinsimiz ile yaşayabildiğimiz koşulsuz ve şartsız sevememenin yanında özenden ve hoş görüden de uzak duruyoruz. Belkide durmak zorunda kalıyoruz.

Kaldı ki,
Bu ben de değilim ne yazık ki..

Ama sorsanız bana, şikayet ediyorsun sen bu kadar, sen ne kadar koşulsuz sevdin, ne kadar bağlandın, ne kadar belirli şartları aradan kaldırdın diye.

Ben zaten her zaman hiç düşünmeden sevmek istedim. Ama zaman zaman şununda farkındayım ki, insanların bu negatif çelişkileri yeri geliyor benide kendi içine çekiyor ve beni de acımasızlık döngüsü içinde bir yerlere savuruyor.


Yalnız, sen olduğun için seven seni,
‘Susmak erdemdir’ diyebilen biri,
Bir ömrü, aynı yastıkta eskitecek gibi,
Ama yok ki, yok öyle bi sevgili..

Yok değil aslında. Toplumun belirli kesimlerinde bu tür ilişkileri sorunsuz ve uzun süreli yaşayan insanların varlığı sözkonusu; erdem sahibi, güvenilir, dost...

Her defasında kendini anlatmanın ne kadar zor olduğunu bilen insanlar var bu hayatta.


Ne çok şey istiyoruz,
Aslında çook, çok, çok,
Ama yok öle bi sevgili,
Yok ki de yok!!!

Elimden ne kadarı geliyor bilmiyorum ama, sanıyorum ki, hayalimdeki ideal adama ben bile yaklaşamamış olabilirim...

Read more...

Yaşıyorum

zengin çocukla fakir kızın aşkına
bir türlü kavuşup mutlu olmayışına
gözüm doluyorsa hala
korkmaya gerek yok yaşıyorum demektir

Aramızdaki kopukluklarla dolu ilişki hiç bir zaman tam manasıyla zamanında gerçekleşemedi. Gerek benim bir takım takıntılarım, gerçekle zamanında bağdaştıramadığım hayatım ve korkularım; gerekse senin üzerimde kurmaya çalıştığını düşündüğüm baskı sebebiyle buluşmamız ve belkide bunu bu kadar geciktirmemizin verdiği acıyı çekmemize neden oldu.

Herkes hata yapabilir, ama bunu hafifletmenin bir yoluda geçmişi unutmaya çalışmaktır.

bahçenin yemyeşil canlanışına
kirazın hınzırca çiçek açışına
yüzüm gülüyorsa hala
korkmaya gerek yok yaşıyorum demektir

Hayatımda sanki yeni bir dönem açıldı seni daha iyi tanıdıktan sonra. Geçmişte sana çektirdiğim eziyetvari üzücü tarafların acısını sanırım benden çıkaracaksın ama yanımda olduğun sürece yüzüm gülecek ve ben yaşamaya devam edeceğim.

anlatacak hikayelerim bitmedi henüz
anlaşacak dostlarım tükenmedi
yorgunluk, kırgınlık hepsi gelir geçer
her şeye rağmen yaşamak güzel

Benim anlatacaklarım, birlikte geçirdiğimiz vakitlerde hiç bitmez. Sen olmasanda aslında hayatımda öyle ve ya böylr birileri olur ama ben senin o mutlu yüzün ile güçlenmek ve hayata dair tüm kırgınlıklarımı aşmak istiyorum.Yorgunluğumuz, kırgınlığımız geçici, ama sevmek kalıcı...

Read more...

Özledim / Sitem

Dönüş yok sevgilim
Gittiğin gün benim
Kıyametim oldu
Sonsuz bir boşluk içim

Sıcak bir Haziran gününün bunalımı içinde bana ancak verebildiğin değer sayesinde senden vazgeçeli tamı tamına 2 sene oldu... Dönüşünün olmadığına karar verdiğim, artık hayatımın bir noktasında canıma tak ettiği yerde bitti.

Ama o gün ve sonrasındaki bir süre benim için bir ilkin bitmesinin ardındaki kıyamet gibi bir şeydi. İçimi sonsuz bir boşluk kaplamış, senden sonra hayatıma girmesi muhtemel ve kesin olan bir takım kimselere yönelik bir kapanış sözkonusu olmuştu.

Hayatımda benim açımdan var olan tatlı bir kararsızlık evresinde, fikirlerim ve düşüncelerim ile isteklerim çakışmaya başlamıştı.

Dönüş yok sevgilim
Ardından ben gittim
Artık soğuk nefesin
Hissetmiyor ellerim

İlk başlarda hiç bir şekilde dönüşün söz konusu olmadığı fikri benim beynimi kemiren yegane unsur oldu. Adaçayının kokusu, hissi, sabahları içilen sebze çorbası ve deniz keyfi artık olmayacaktı.

Ardından yavaş yavaş bende gitmeye başladım. Üzüntümü içime gömüp, normal bir hayat çerçevesinde yeni yaşam tarzım, yeni insanlari farklı düşünceler ile yeniden hayat bulmaya, ve ne yazıkki mahvolan hayatımı toparlamaya başladım. Hüngür hüngür yağan yağmurun altında, usul usul ağlayıp yaralarımı sardım. Hiç bir sıcak nefesi hissedemediğim, ellerimin soğuktan tutmadığı günler oldu ama atlattım.

Sana karşı duyduğum bir sitem ve hüzün bulutu çerçevesinde kederli günleri bir bir atlattım. Çok büyük keder taşıdım. Günlerce hiç birşey yapmdan öylece dolaştım.

Ama sen benim aklımdan hiç çıkmadın...

Read more...

Daha,
Sorulur mu hiç kader, daha
Biçtiğin yarın nedir, merakla beklerim...

Kader denen kavram benim için zaman zaman var, zaman zaman yok. Hayallerimin ardında, tamamen elimdeki imkanlarla isteklerimi, arzularmı kovaladığımda yok, tanrıya sığınma gereğini daha çok hissettiğim zamanlarda ise var. Bu çelişkinin ardında, tamamiyle kendim çizmek istediğim yarınım ve geleceğimin ellerimde olmasını istememin gerçeği yatıyor.

Biraz kader, biraz insanların kendi ellerinde olan imkanlar ama ben yine bir miktarda yarının bana ne çizeceğini merak ta etmiyor değilim.


Daha,
Yorulur muyum sanıyorsun
Geçtiğim üç beş aşk ile biraz acı.

Kabul edeli daha iki yıl olmadı. İlk önce kendimin inanmamın ardından, çevremdekilerin ve belkide gönül vbağı kurduğum ve ya kurmak istediğim insanların bana yaptıklarıyla ben yıkılmadım. Çoğu zaman bu kale derinden sarsıldı. Değer veripte karşılığını göremediğim, ardından umarsızca çekip giden insanların ardından kalan bir enkaz halina döndüm. Ama asla yorulmadım ve yıkılmadım.


Daha,
Çok olmalı
Yok olmalı
Yeter mi bu acı, ah bu acı ...

Büyüyebilmek, acılar karşısında olgunlaşabilmek ve hayatın bana sunduğu süprizler konusunda endişe yaşamadan direnebilmek için çok yakın dostlarımın söylemlerini kulağıma koyarak bu acıları çekeceğimi zaten tahmin ediyordum. Tutunabilmek için, mutlu olabilmek için, yüzümün gülmesi için daha çok acı çekmem gerekiyor. Hemde çok.

Daha,

Yetmiyorsun, yetmiyor, daha
Yenik düşer diye, bekleme boş yere.

Elimdeki imkanlarım, belkide kaderin bana çizdiği yolda, ondan farklı yönlere sapmamı bile yazarak bir takım birşeylere yetmiyor olabilir. Ama paylaşmak, mutlu olmak ve reel bir kişi ile kendimi hırpalamak adına zatenyenik düşmedim. Düşmem. Ben bir birey olarak gayet güçlü hisleri ve duyguları olan bir erkeğim.

Zaman zaman, kendimi bu direncimi yıkılmış, hiç olmayacak bir durumda düşündüğümde oluyor. Tek yapabildiğim ise kendimin o haline gülmek ve gizlice ağlamak.


Daha,
Vazgeçer miyim sanıyorsun
Geçtiğim harabeler hala ayaktalar
Daha,
Çok olmalı
Yok olmalı
Yeter mi bu acı, ah bu acı

Geçtiklerimde ayaktalar, bende. Aramızdaki tek fark,acıyı ben çektim, belki de farkında olmadan onlarda çektiler ama hissettirmediler. Kendimi dinleyen ve yolunda gitmeyen şeyleri toparlayan ben oldum. İnsanlar sadece aciz birer hayat ayrıntısı olarak geçmişteki yerlerini birer deneyim sıfatı altında aldılar.

Read more...

Daha?

Daha,
Sorulur mu hiç kader, daha
Biçtiğin yarın nedir, merakla beklerim...

Kader denen kavram benim için zaman zaman var, zaman zaman yok. Hayallerimin ardında, tamamen elimdeki imkanlarla isteklerimi, arzularmı kovaladığımda yok, tanrıya sığınma gereğini daha çok hissettiğim zamanlarda ise var. Bu çelişkinin ardında, tamamiyle kendim çizmek istediğim yarınım ve geleceğimin ellerimde olmasını istememin gerçeği yatıyor.

Biraz kader, biraz insanların kendi ellerinde olan imkanlar ama ben yine bir miktarda yarının bana ne çizeceğini merak ta etmiyor değilim.


Daha,
Yorulur muyum sanıyorsun
Geçtiğim üç beş aşk ile biraz acı.

Kabul edeli daha iki yıl olmadı. İlk önce kendimin inanmamın ardından, çevremdekilerin ve belkide gönül vbağı kurduğum ve ya kurmak istediğim insanların bana yaptıklarıyla ben yıkılmadım. Çoğu zaman bu kale derinden sarsıldı. Değer veripte karşılığını göremediğim, ardından umarsızca çekip giden insanların ardından kalan bir enkaz halina döndüm. Ama asla yorulmadım ve yıkılmadım.


Daha,
Çok olmalı
Yok olmalı
Yeter mi bu acı, ah bu acı ...

Büyüyebilmek, acılar karşısında olgunlaşabilmek ve hayatın bana sunduğu süprizler konusunda endişe yaşamadan direnebilmek için çok yakın dostlarımın söylemlerini kulağıma koyarak bu acıları çekeceğimi zaten tahmin ediyordum. Tutunabilmek için, mutlu olabilmek için, yüzümün gülmesi için daha çok acı çekmem gerekiyor. Hemde çok.

Daha,

Yetmiyorsun, yetmiyor, daha
Yenik düşer diye, bekleme boş yere.

Elimdeki imkanlarım, belkide kaderin bana çizdiği yolda, ondan farklı yönlere sapmamı bile yazarak bir takım birşeylere yetmiyor olabilir. Ama paylaşmak, mutlu olmak ve reel bir kişi ile kendimi hırpalamak adına zatenyenik düşmedim. Düşmem. Ben bir birey olarak gayet güçlü hisleri ve duyguları olan bir erkeğim.

Zaman zaman, kendimi bu direncimi yıkılmış, hiç olmayacak bir durumda düşündüğümde oluyor. Tek yapabildiğim ise kendimin o haline gülmek ve gizlice ağlamak.


Daha,
Vazgeçer miyim sanıyorsun
Geçtiğim harabeler hala ayaktalar
Daha,
Çok olmalı
Yok olmalı
Yeter mi bu acı, ah bu acı

Geçtiklerimde ayaktalar, bende. Aramızdaki tek fark,acıyı ben çektim, belki de farkında olmadan onlarda çektiler ama hissettirmediler. Kendimi dinleyen ve yolunda gitmeyen şeyleri toparlayan ben oldum. İnsanlar sadece aciz birer hayat ayrıntısı olarak geçmişteki yerlerini birer deneyim sıfatı altında aldılar.

Read more...

Onlar Yanlış Biliyor

Puslu soğuk hava
Dökülen yapraklar
En sevdiğim mevsimdi
Sarı sonbahar
Artık değil

Yine bir heyecan gecesi imiş meğer. Kendi başıma yaşadığım bi heyecan arefesinde, "işte bu sefer oldu bea!" tarzında cümleler kurabileceğim bir temsil, bir sonbahar anısı, bir kışın kar yağöıkenki huzur ve içi kaplayan sevinçti.

Hıh, enkaza bir taş daha eklendi.

Dün hava benim için en güzel güneşli günden bile daha sıcakken bu gün artık sert ve soğuk bir sonbahar günü esiyor kalbimde. Daha dün yeşermeye başlayan yapraklarım bu gün aniden; tek seferde, sadece bir rüzgar darbesi ile yıkıldı, yok oldu. Yine kara toprağa düşmeye başladı... Sonbaharı severdim eskiden, artık sevmiyorum. Eskidendi, hemde çok eskiden.


Kalbimde hüzün
Aynada üzgün yüzüm
Beni tanıyanlar
Buna birisi sebep diyor
Susuyorum

Aslında halime sebep kendimden başkası değil. Her seferinde insanlara hakettiklerinden fazla verdiğim değer sayesinde, kendimden verdiklerimle kendimi yıpratıyorum. Beni tanıyanlar, ama yakın çevremden tanıyanlar; aynadaki üzgün yüzümün ardında bir başkasının sebebiyetle yatıığını düşünedursunlar. Ben aslında kimin suçlu olduğunu biliyorum. Tek sebebi yine benim,yine kendimim.


Yaptığım birçok şeyin
Hiçbir amacı yok
Fotoğraflar çekmecede
Anılarım direniyor
Arkadaşlar nefretle
Buna o sebep diyor
Bir ben gerçeği biliyorum ve
Gizlice ağlıyorum

Günüm bir çok şeyi yapmakla geçiyor. Çok sevdiğim web sayfası tasarımı işi, kitap okumak, ders çalışmak, müzik dinlemek, arkadaşlarla ve akrabalar ile sohbet etmenin yanında bir de bakıyorum ki yaşamak istediğim ilişkilerin dahi günüme dair hiç bir amacı yok. Bir çok insanı tanıma fırsatı buluyorum, hepsine kendimden elverdiğince bişeyler anlatmaya çalışıyorum ama yine de suçu bir başkasına atmaktan öteye geçer bir gerçek yok ellerinde; ki bilmiyorlar kendimden veriyorum hep.


Onlar yanlış biliyor
Kimsenin suçu değil bu
Onun suçu değil bu
Kader oyunu değil bu
Bu benim suçum

Hepsi benim suçum.

Hepsi benim suçum.

Hepsi benim suçum.

Hepsi benim suçum.

"İnsanlara hak ettiklerinden falza verdiğin her değer zerresi, kendi yaşamından çaldığın tavizlerdir."

Taviz vermeyi hiç düşünmezdim, verdiğimi de varsaymazdım. Ama veriyorum. İnsanları sevmek istiyorum, insanları seviyorum, kalbimin kapılarını aralamak istiyorum.

Yeltendiğimde onlar içeri kendi bahanelerine sıkı sıkıya sarılmış olarak giriyorlar ve istedikleri zamanda çıkıp gidiyorlar. Kadere inanmak ve ya inanmamanın ötesinde, hayata dair öğreneceğim çok şeyin olduğunu ve yolun daha çok başında olduğumu düşünüyorum.

Hepsi benim suçum.

Hepsi benim suçummmm.

Ama elbet, suçun bir başkasında olacağı günde gelip çatacak. O zaman ruhum rahata erecek.

Read more...

Kalbim bir pusula

Uzun zamandır kar yağdırdığım kalbimdeki buz tutmuş kütleyi, bu gün birisi eritmeye başlamayı başarabildi! Uzun süredir yazmadığım metini dün yazıyor olmamın verdiği tezatlık bir yana, kalbim bir pusula misali beni belkide izlemek istediğim yolda görütmeye devam ediyor...

kalbim bir pusula
sana döndü her fırsatta
eşi yok dünyada
bu zamanda bak bu sevda

Evet, belki ilk fırsatta olmasa da, tesadüfi olarak, kapılarını kapattığım kalbimin cılız bir tahta kıymığı köşesinden içeri girmeye ve o kapıları yeniden dünyaya açmaya çalıştın. Sana döndü benimde kalbim, daha önce heyecanını duymadığım bir tebessümle, samimyetin ve dürüstlüğün ile. Emin ol, daha önce hiç kimseye böyle bişey hissetmedim... Gelip geçenler oldu, sadece defalık, sadece ruhsuzda dokunmalar ve hissizce tek atımlık ziyan olan geleceğin belki iyi insanları...

kalbim bir pusula
sana döndü her fırsatta
aşk nerde ben orda
sen ister gül ister oyna

Sana aşık olmak istiyorum, sadece senin olmak, seninle bütün olmak! Hayır hayır; işin ucunda düşündüğün şey yok. Sadece destek olmak ve varlığımı hissetmeni istiyorum. Ben seninle var olup, seninle birlikte yaşlanmayı; yeri geldiğinde seninle ortak duyguları paylaşmak istiyorum. Sen ne dersen de, beni terketmediğin sürece ister gül, ister oyna, istersen dursun dünya...


sen bunu unutma
sakın aşkımla oynama
sakın şeytana uyma
canım kurban bak yoluna

Sende terkedip gitme beni; tıpkı hayatıma tek seferlik girenlerin artlarında bıraktıkları enkaza bir taş daha ekleme. Kar yağdırma kalbime; karartma beni güneşli bir günde kapkara bir mağaradan yayılan siyahlık gibi. Yeterki sende sev; yeterki sende iste. Bak o zaman herşey yolunda işte.

Read more...

Her Yerde Kar Var

her yerde kar var
kalbim senin bu gece
her yerde kar var
kalbim serin bu gece
belki gelirsin sen
bakarken pencereden
gözler yalnız özler
karda senden izler

Her yerde kar var; kalbimin en derin köşelerine kadar aralıksız yağan, yağdıkça beni kapatan, kapattıkça dünyaya küstüren, bembeyaz, ipeksi görünüşünün ardında kapkaranlık bir mahzenden güneşli güne saçılan kapkara bir delik misali tüm benliğimi sarıyor.

Kalbim, her zamanki gibi, yine birinde kaldı bu gece. Tanımadığım, tanımak isteyipte tanıdık sayabilmek için gerekli hiç birşeyini bilmediğim, yaban, sığ ve belki hayattan sorumsuz birinin kattığı acılar ile yine yalnız başıma hayatın içindeyim.

Yağan kar artık kalbimi serinletiyor; ama içimdeki yaşam sevinci ve başkaları ne derse desin, ortaya birşeyler çıkarmanın verdiği mutluluk ile ben bu karları da eritebilir -im / miyim?

Yalnız bakılan bir pencereden olmayan birinin silüeti ile yalnız gözler.

yürümek karda zordur
gelirsen bak aşk budur
dönsen köşeden şöyle
şarkı söylerim böyle
lay lalaylay lalaylay lalaylay
huuu uuu uuuu uuu
yağma kar dur artık
bak buz oldu kalbim
her şey senin elinde
dur

tek başına zordur hayata karşı; zorluklara karşı dengede kalabilmek. Devrilmeden durabilmek ve ben burdayım diyebilmek. Yorgun, habersiz, uçarsız, elinde hiç birşeyle, yalnız sevginle köşeden dönüp gelsen.

Dur artık be kar; durdur artık bu gönlüme yağan karı; durdur artık şu karanlığı. Kapat artık şu her geçen gün derinleşen mağaranın ağzını. Kalbim donmak üzere; eritmek ise sadece senin elinde.

belki gelir sevgilim
göz yaşım dur düşme
gelmeyecek düşünme
kes ağlamayı artık
bak oldu bana yazık
karda zordur yürümek
anladım gelmeyecek
dünya oldu bana dar
neden yağdın söyle kar
dün oldu bana dar
bak ne yaptın bana kar
laay lalaylay lalaylay lalaylay
huuuu uuu uuuu uuu

Geldiğin gün için saklıyorum gözyaşlarımı, gelmeyeceğin aklımın ucundan dahi geçmiyor.

Şimdi ağlarsam geldiğinde dökecek gözyaşım kalmayacak.Yazık olacak, bize, ikimize. Severken ayrılamk zorunda kalacağız. Ve işte böyle bir, artık biz olmayacağız.

Dünümü dar ettin, yarınımı hezeyan, neden yağdın söyle kar?

Read more...

  © Blogger templates Newspaper III by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP